Doç. Dr. Zeliha Tekin


BİR KAŞIK SUDA BOĞULMAYIN

TEKİN’CE KÖŞE YAZISI


Çin işkenceleri arasındadır “Toufa Shui” yani “Su Damlatma” yöntemi. Mahkûm sıkı şekilde bağlanır ve alnına belirli aralıklarla su damlatılır. Basit ve zararsız gibi görünen bu metot aslında psikolojik işkence tekniğidir. Stres ve gerilim altındaki mahkûm belli süreden sonra konuşmaya başlar. Su ile yapılan diğer bir işkence yönteminde mahkûmun kafasına bir çuval geçirilir ve mahkûmun ağzına belirli aralıklarla su dökülür. Nefes almakta zorlanan mahkûm yaratılan stres ile beraber kısa bir süre sonra boğulma hissi yaşamaya başlar.

Pek iç açıcı bir giriş ile başlamadığımın farkındayım ama “Bir kaşık suda boğulmak” deyiminin günümüzde nasıl bir yoğunlukla yaşandığını anlatmak istedim bu hafta. Günümüzde stres o kadar fazla ki televizyonu açıp her haber dinlediğimizde insanların birbirini bir kaşık suda boğmak istediğini görüyoruz. Hatta istemiyorlar, eyleme geçiyorlar. Neden şiddete başvurdukları sorulduğunda ise gelen cevaplar daha da içler acısıdır. Küçük sorunlar… İnsanların kafalarında büyüttükleri ve boğuldukları küçük sorunlar. Mesela mı? Bebek sabaha kadar uyumadı, öfkelendim. Kız arkadaşıma şöyle bir baktı. Bana şu kadar borcu vardı. Beni aldattı. Beni otobüsteyken dirseğiyle ittirdi. Araç kullanıyordum kornaya bastı, bana el, kol hareketi yaptı ve beni solladı. Bu örneklerin sayısını artırabiliriz. Dermanı olmayan dert, çözümü olmayan problem yoktur. Hayat araba kullanmaya benzer, hızlı gittiğiniz zamanlar da olur, yavaş gittiğiniz zamanlar da. Bazen soğuktan klimayı açarsınız, bazen sıcaktan camı. Bazen yokuş çıkarsınız bazen otobanda dümdüz basıp gidersiniz. Yağa da ihtiyacınız olur, suya, yakıta da. Önemli olan nokta, hayat aracınızı hor kullanmadan, bakımını yaptırarak, arada yavaş arada hızlı giderek, arabanıza kimleri alacağınızı planlayarak kullanmak, yönetebilmektir. Longston’un çok sevdiğim bir sözü vardır: “Hayatınız kötü bir yola girmişse, unutmayın direksiyondaki sizsiniz.” Yaşamınızda bazı problemlerin ve çatışmaların nasıl çözüleceğini o an için bilemediğiniz zamanlar olabilir. Cevaplar aslında tecrübelerinizde, daha önce geçtiğiniz yollarda saklıdır. Cevaplara ulaşmak her zaman kolay olmayabilir, bazen fedakarlıklar yapmanız, sorunlarla yüzleşmeniz gerekebilir. Cevap sizdedir. Yüzleştiğiniz oranda özgürleşirsiniz. Sıkıntılarınızdan kurtulmanın yolu inancın kaybedilmemesindedir, her söylenene körü körüne inanmamadır. Şayet olaylara bakış açımızı değiştirebilirsek, hayatımızda şükretmeyi bilirsek, sorunlardan kaçmak yerine onları belli süreliğine nadasa bırakırsak, kaygı ve takıntılarımızdan uzaklaşmayı başarabilirsek mutlu olmayı da başarabiliriz.

Mevlâna Celaleddin-i Rumi’nin yine hayatı özetleyen bir sözüyle haftaya merhaba diyelim: “Her şeye canını sıkma ey gönül ne bu dertler kalıcı ne de bu ömür.”