Abdulhak AKPOLAT - İl Başvaizi


BOŞANMA VE ZARARLARI

KONUK YAZAR


İnsanoğlunun yaşamı boyunca almış olduğu en önemli karar ve en büyük sorumluluk, hiç şüphesiz evliliktir. Evlilikle insan, artık kendisi için yükümlü olmaktan çıkarak başka birisi için de yükümlülük kazanmıştır. Onun için Yüce Dinimiz İslam, insanların bu yükümlülükle mutlu ve huzurlu olabilmeleri ve sağlam bir toplum oluşturabilmeleri için evliliği ağır bir sözleşme olarak nikâha bağlamıştır. Bu nikâh ile huzurlu ve güvenli bir yuva amaçlamıştır.

Evlilik, kadınla erkeğin birbirleriyle uyuşma ve anlaşmasına dayanan  nikâh akdi ile başlar,   karşılıklı sevgi, saygı, şefkat, merhamet, sadâkat ve güvenle devâm eder. O halde, bu hasletlerin güzelce korunması gerekir. Yüce Allah, evlenmenin nasıl bir lütuf olduğunu, Kur’ân-ı Kerîm’de  şöyle açıklamaktadır:

“Kendileri ile huzur ve sükûn bulasınız diye sizin için eşler yaratması ve aranızda büyük bir sevgi ve merhamet var etmesi de, O’nun (varlığının ve birliğinin) delillerindendir.  Şüphesiz bunda, düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” (Rum, 30:21.)

Kurulan yuvanın huzur, güven ve mutluluk içinde devam etmesi, hem fertler, hem de toplumlar için çok büyük önem arz etmektedir. Durum böyle olduğu halde, aile ortamında bazen bazı olumsuzluklar kendini gösterebilmektedir. Böyle durumlarda taraflar bu olumsuzlukları dinimizin öngördüğü sevgi, saygı ve merhamet prensipleri çizgisinde çözüme kavuşturmalıdır. Ancak evlilikle amaçlanan huzur, güven ve istikrar bozulur, dünyevi ve uhrevi yararlar ortadan kalkar, şiddetli geçimsizlik, nefret, hak ve hukuka riayet edilmemesi gibi problemler ortaya çıkar ve kadınla erkeğin bir arada yaşaması imkânsız hale gelirse, bu durumda boşanma bir çıkar yoldur. Ama en son başvurulması gereken bir çaredir. Çünkü Sevgili Peygamberimiz (sav) “Allah katında en sevimsiz helal, boşanmadır.” (Ebu Davud,Talak, 3.) buyurmuştur.

Boşanma, sonuç itibariyle çok yönlü zararlar doğurur. Öncelikle eşlerin kendileri birçok psikolojik sorunlarla karşı karşıya kalır. Öte taraftan toplumun çekirdeği olan ailenin dağılması, toplumun huzursuzluğunu doğuracaktır. Tabiî ki bundan en fazla zararı görenler çocuklar olacaktır. Çünkü en fazla ihtiyaçları olan sevgiden ve merhametten yoksun olarak büyüyeceklerdir. Eğitimleri ve terbiyeleri aksayacak, topluma zararlı fertler olarak yetişeceklerdir. Bu gibi sebeplerden ötürü eşler, hayatın bütün sıkıntı ve problemlerini, el ele verip birlikte, fedakârlıkla çözmeye çalışmalı ve birbirlerine karşı sorumluluklarını yerine getirmelidirler. Bu da yeterli olmazsa devreye tarafların aileleri girip sorunu çözmeye çalışmalıdır. Bu hususta Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır: “Eğer karı-kocanın arasının açılmasından endişe ederseniz, erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin. İki taraf (arayı) düzeltmek isterlerse, Allah da onları uzlaştırır…”  (Nisa, 4:35.)

Her yol denenip, çareler tükendikten sonra İslamiyet’te boşanmaya izin verilmiştir.  Geçmişte toplumumuzda boşanma oranları çok az iken, günümüzde oldukça artmıştır. Bunun başta gelen sebebi; modern yaşamın insanları maneviyattan ve duygusallıktan uzaklaştırması, evliliğin sırf nefsanî arzuların tatmini için bir yol olarak görülmesidir. Biz Müslümanlar, evliliği ve aileyi kutsal bir değer olarak görmeli, nikâhla vermiş olduğumuz ‘iyi günde, kötü günde birlikte olma’ sözümüzü unutmamalı, boşanmanın birçok zararı beraberinde getireceğini aklımızdan çıkarmamalıyız.