Abdulhak AKPOLAT - İl Başvaizi


HERKES BİZDEN MERHAMET BEKLİYOR

KONUK YAZAR


Alemlere rahmet Efendimize bir ayet nazil oluyor: “…Hayır hayır! Doğrusu yapıp ettiklerinden dolayı kalplerinin üzeri pas tutmuştur.” (Mutaffifin,83/14.)Bazı sahabiler kalbin pas tutmasının ne demek olduğunu, bu mecâzi vurgunun ne ifade ettiğini anlamakta güçlük çekiyorlar. Bunun üzerine Allah Resulü şöyle buyuruyor: “Kul bir günah işlediği zaman kalbinde siyah bir nokta oluşur. Bundan vazgeçip tövbe ve istiğfar ettiği zaman kalbi parlar. Günahtan dönmez ve bunu yapma ya devam ederse siyah nokta arttırılır ve sonunda tüm kalbini işgal eder. İşte Allah’ın kitabında; ‘Hayır hayır doğrusu yapıp ettiklerinden dolayı onların kalpleri pas tutmuştur.’ diye anlatılan pas budur.” (Tirmizi “Tefsirü’l Kur’an” 74, H.no:3390.) 

İşte bugün tam da bu yürek paslanmasını ve kalp kararmasını yaşamaktayız. Zira, suyun topraktan çekilmesi gibi, merhamet de insanlığın vicdanından hızla çekiliyor. Merhametin açtığı boşluğu, şiddet, öfke ve zorbalık doldurmakta. Ahlaki yozlaşmalar ve vicdani duygulardan yoksunluk hayatın her alanında gün geçtikçe artıyor. İnsanlık bu hengâmede var oluş ve yaratılış hikmetinden uzaklaşıyor. Şiddet maalesef; kültür, inanç, ırk ve coğrafya tanımaksızın bütün dünyayı kasıp kavuruyor. Hemen her günümüzü, zulüm, cinayet ve haksızlıklara şahit olmanın vicdanımızda açtığı yaralar ve yüreğimizde bıraktığı sızılarla yaşamaktayız. 

Bütün bunlar insanlığın en önemli değeri olan merhametin ferdi ve toplumsal hayatımızdan uzaklaşmaya başladığının göstergesi değil midir? Gerçekten bugün evimizde, sokağımızda, işyerimizde, uzak ve yakın çevremizde merhamete ne kadar da muhtacız. Evladımız bizden şefkat ve merhamet eli bekliyor. Ailemiz, arkadaşımız, komşumuz, yetimlerimiz, yaşlılarımız, gençlerimiz, engellilerimiz, fakir ve fukaramız hatta tahrip edilen çevremiz bile bizden merhamet beklemektedir. 

Dünyaya gözlerini açmadan katledilen bebekler, yalnızlığa terk edilmiş anne-babalar, sokakları mesken edinmiş sahipsiz çocuklar, kurşun ve bombalara hedef olan masumlar, derin bir ıstırapla “merhamet eli nerede?” diyorlar…

Oysa;  “Komşusu açken tok olarak sabahlayan bizden değildir” (Hakim, Müstedrek, II, 12.),  “Küçüklerimize sevgi, büyüklerimize saygı  göstermeyen bizden değildir..” (Tirmizî, Birr, 15; Ebû Dâvûd, Edeb, 66.), “Haksız yere bir serçeyi öldürenden Cenab-ı Allah kıyamet gününde hesap soracaktır.” (Nesâi, Dahâyâ, 42.buyurmamış mıydı merhamet peygamberi? 

Rabbimizin mesajları evrendeki her varlık için hayattır, rahmettir. Öyle ki, Peygamberimiz âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir. Müslümanlar olarak rahmet ve merhameti prensip edindiğimizi ilan için, Allah’ın Rahman ve Rahim sıfatlarını zikirle başlarız,  her söz ve her işimize… Gönüllere sirayet eden rahmet, kâinatı ve içindeki her şeyi kucaklayan bir merhamete dönüşür. Böyle bir gönül, sadece insana değil; bitkiye, hayvana hatta eşyaya merhamet nazarıyla bakar. Karıncayı dahi incitmenin merhametsizlik olduğunu bilir. Gerçek şu ki, ilahî rahmetin tecelli etmediği yürekler merhametten yoksundur. Merhametsiz gönüllerde sevgi, şefkat, ülfet ve insaf bulunmaz. Nitekim, her davranışıyla bizlere rehber olan Âlemlerin efendisi; “Merhamet ancak kalbi katılaşmış inançsız bedbahtların kalbinden kaldırılmıştır.” (Hakim, Müstedrek, “Tevbe ve İnâbe” H.no:7632.)buyurarak bu acınası duruma dikkatlerimizi çekmektedir. Öyleyse insanlık olarak bugün, topyekûn bir yürek terbiyesine ve merhamet eğitimine ihtiyacımız vardır. 

Şüphesiz merhametten maksat, sıradan bir acıma duygusunu öne çıkarmak değildir. Merhamet eğitimi, kalbin basiretini açan, eşyaya ve kainata gönül gözü ile bakmayı sağlayan bir eğitimdir. Merhamet eğitimiyle, kalpleri kin, öfke, intikam, şehvet, ihtiras gibi hastalıklardan temizleyerek yürekler arası şefkat ve merhamet şebekesi kurmak amaçlanmaktadır. Özünü sevgi ve merhametin oluşturduğu bu eğitim de; rahmet peygamberinin mesajlarını doğru anlamak, üzerinde düşünmek ve şiddetin açtığı yaralara merhem olarak sürmekle mümkün olabilir. 

Geliniz, merhameti tüm ilişkilerimizin odağı yapalım… Yavrularımız, bir çiçeğe, bir hayvana, tabiata ve insana merhamet nazarıyla bakabilsin… Muhtaca merhamet elini uzatabilsin… Komşumuzla gerektiğinde bir ekmeği paylaşabilmek, onu selam ve tebessüm ile karşılamak, merhametimiz olsun… Elimiz; sahipsiz, yetim ve öksüzün başını şefkatle okşayabilsin… Kainatta merhametsizlikten kaynaklanan her çığlık vicdanımızda yankılansın…