Doç. Dr. Zeliha Tekin


İNSAN İNSANIN KURDUDUR

TEKİN’CE KÖŞE YAZISI


Thomas Hobbes’un “Homo homini lupus” “İnsan insanın kurdudur” metaforu, çıkar çatışması olduğu zaman insanların birbirlerine bir kurt gibi saldırarak kendi varlıklarını korumaya çalıştıkları, aralarındaki anlaşmazlık ve uyumsuzluk nedeniyle sürekli bir savaş halinde oldukları, insanların sürekli şekilde birbirlerini kemirerek yok etmeye çalıştıkları şeklinde açıklanmaktadır. Bu metafora göre, insanı yine diğer bir insan üzmekte, kıskançlık yüzünden gizlice ya da alenen yok etmeye çalışmaktadır. Gizlice faaliyet gösteren aklı zehirleyen düşünce zehrine “dedikodu” denir. Dedikodu, küçük ve önemsiz gözükse de kişiyi, onunla alakalı olan/olmayan konular ve kişilerle ilgili olarak, gereksiz ve zararlı konuşmalara iterek onun düşünce kapasitesini düşürür, düşüncelerini saptırır. Çünkü dedikodu denen zehir, gerçeklerin tahrif edilmesi üzerine yüzde yüz yanlışlarla, hastalıklı bir kafa yapısıyla, kirli bir kalp ve kaybolmuş bir ruh ile inşa edilmektedir. Dedikoducu insanların başka insanlar hakkında konuşulanları ve söylentileri etrafa yayma, dedikodu dinlemeyi sevme, insanları gerçeklere göre değil de kendi hayal gücü ve düşünce sistemine göre yargılama, sır olan bilgileri gizli tutamama, ilim-bilim yerine kişiler hakkında konuşma, zamanının büyük çoğunluğunu başkalarının ne yaptığını ne aldığını düşünerek geçirme ve birisini birisine şikâyet etme gibi belirgin özellikleri vardır. Bu insanlar, çevrelerine bir değer katmadıkları gibi üretenlere de engel olup onların yaptıklarını karalamaya çalışırlar. Aslında bu davranışların altında hasetle örülmüş bastırılmış hayranlık duygusu yatmaktadır. Kendileri de dedikodularını yaptıkları insanların sahip olduğu yeteneklere, ilme, çevreye, kariyere ve maddiyata sahip olmak isterler, ama bunlara sahip olabilecek ne bilgi birikimleri ne yetenekleri ne de kapasiteleri vardır. Bu insanlar, bir şey üretmezler ama başkalarının ürettiklerini kolayca kendileri üretmiş gibi sahiplenirler. Davranışlar, düşüncelerimizin aynasıdır. İyi düşünmenin de kötü düşünmenin de bumerang etkisi vardır. Bir kişi hakkında olumsuz sözler işitirseniz, siz de o kişi hakkında olumsuz düşünmeye başlarsınız. Düşünceleri kirli olan karanlık beyinler, negatif düşünce ve davranışlarını tekrar ettirerek bağımlı hale gelirler. Kendilerinden daha güçlü olduğunu düşündüğü insanlara el pençe durup kendinden daha zayıf ve kimsesiz olduklarını düşündükleri insanlara eziyet ederler. Bu insanlar, yanındaki pohpohlayanlarla ve çevrelerindeki politik-ekonomik güce sahip olan insanlarla varlıklarını taçlandırırlar. Aksi halde onlar etrafından çekilip de kendi başlarına kaldıkları zaman mevcudiyetlerinin bir anlamı kalmaz. Gücünü, mevki-makamını kendi gücünden, yetenek ve bilgisinden almayan üstüne bir de dedikodu dinleyen, dedikodu yapan insanlar, bu yetkileri ellerinden alındıktan sonra okyanusta soyu tükenmekte olan balık gibi yapayalnız kalırlar. Ne demiş Hz. Peygamber: “Gıybet, zinadan daha beter bir suçtur. Kişi zina ettikten sonra günahından tövbe edip de Allah’a yönelirse, Allah onun bu tövbesini kabul eder. Fakat gıybet eden kimsenin tövbesini kabul edip günahını bağışlamaz. Ta ki gıybetini ettiği kimse kendisini affedene kadar.”

Dedikodu yapmanın verdiği zararlar üzerine güzel bir hikâye anlatılır: “Geçmiş zamanda bir adam, komşu haneden bir kadın hakkında bir dedikodu yaymış ve bir iki gün içinde bu dedikoduyu duymayan kalmamış. En son olarak dedikodusu yapılan kadına gelmiş hakkında söylenilen sözler ve kadın derinden yaralanmış. Dedikoducu adam bir vakit sonra attığı iftiradan dolayı pişman olmuş ve yaptığı günahı temizleyebilmek adına bir alimin yanına varmış. Alim, olanları dinledikten sonra adama pazara gidip bir tavuk almasını, onu kestirmesini ve eve varana kadar tavuğun tüylerini yol boyunca yere atmasını söylemiş. Adam, alimin dediğini harfiyen uygulamış ve ertesi gün onun yanına varmış. Alim: “Çok güzel, şimdi git o attığın tüylerin hepsini bana getir” demiş. Adam itiraz etmeden yolda tüy aramaya başlamış ama bir tek tüy bile bulamamış, çünkü tüyler rüzgârın etkisiyle oradan oraya savrulmuş ve her yana dağılmış. Adam üzgün, çaresiz ve eli boş bir şekilde alimin yanına tekrar varmış ve alimden şu sözleri işitmiş “Görüyorsun, tüyleri yere atmak çok kolay ama geri toplamak çok zor hatta imkânsız. Dedikodu illeti de böyledir. Dedikodu yapmak ne kadar kolaysa onun verdiği zarardan kaçınmak o kadar zordur.”  

Nasıl başlamıştık söze “insan insanın kurdudur.”  Kendinizin ve başkalarının kurdu olmadan temiz bir yaşam sürmeniz dileğiyle.