Abdulhak AKPOLAT - İl Başvaizi


İSLAM’IN EĞİTİM VE ÖĞRETİME VERDİĞİ ÖNEM

KONUK YAZAR


Yüce Dinimiz İslam, ilk emri oku ile başlayan kutlu bir medeniyet davasıdır. İslam, kendisinden önceki dönemi cahiliyye olarak nitelendirmektedir. Cahiliyye döneminin en bariz özelliği, insanlığın dünyasını ve ahiretini mamur edecek ilim ve hikmetten yoksun olmasıdır. İlim ve cehalet, aydınlık ile karanlık gibidir. Aydınlığın olmadığı yerde karanlık olduğu gibi ilmin olmadığı yerde de cehalet vardır. Yüce kitabımız Kur’an’ı Kerim’in gönderiliş amacı, birçok ayette insanları karanlıklardan aydınlığa çıkarmak olarak tarif edilmektedir. Buradaki aydınlıktan maksat, insanı Allah’ın rızasını kazanmaya götüren ilim ve hikmettir. Bu sebeple İslam ve cehalet bir arada bulunamaz. İlim olmadan iyi bir Müslüman olunamaz.

Sevgili Peygamberimiz (sav) ömrü boyunca ilme, bilgiye, öğrenmeye ve öğretmeye büyük önem vermiştir. Mekke’den Medine’ye hicret ettiğinde, İslam’ın ilk medresesi olan Mescid-i Nebevi’yi inşa etmiş ve orada yoğun bir eğitim-öğretim faaliyeti başlatmıştır. Onun en büyük gayelerinden birisi, cehaleti yok etmekti. Hak ve hakikate götüren, hayatı anlamlı kılan bilgiyi, insanı yücelten ilmi öğretmekti. O, “Allah’ım! Bana fayda verecek ilmi öğret ve ilmimi artır.” (Tirmizî, Deavât, 128.) şeklinde dua eden bir öğretmen ve öğrenciydi. Zira Peygamberimiz, ilk olarak hidayet rehberimiz Kur’an-ı Kerim’in “Oku” emrine muhatap olmuştu.

İslam Dini, ilme ve bilgiye gerektiği değeri vermiş ve bilgiye ulaştıracak bütün meşru yolları açık tutmuştur. İlim öğrenmek için zaman, mekan, yaş sınırı koymamıştır. Erkek ve kadın herkese beşikten mezara kadar ilim öğrenmeyi emretmiş, hayatın her safhasında ilimle kendi konumuna göre hemhal olmayı şerefli bir vazife addetmiştir.

Eğitim ve öğretim, her yaşta ayrı önem ifade etmektedir. Özellikle çocukluk evresinde daha da önem arz etmektedir. Çocuklar, istikbalin büyükleridirler ve her milletin istikbali, çocuklarına bağlıdır. Milletlerin hedeflerinde gelecek için iyi ve faydalı nesiller yetiştirmek vardır. Tabi evde ebeveynler, okulda öğretmenler, sokakta arkadaşlar, herkes sorumluluk sahibidir. Sorumluluk sahibi olan bizlerin gelecekten emin olmak adına ne yaptığımıza bakmamız lazım.

Nesillerimiz, bize emanettir. Nesillerin iyi bir eğitim almaları ve ahlaklı yetiştirilmeleri, onların bir hakkı olduğu gibi bizim de önemli vazifelerimizdendir. Her alanda eğitim ve öğretimin sağlanması toplumsal bir görevdir ve bu vazife, asla unutulmamalıdır. Çocuklarımızın kendilerine, ailelerine, millete ve insanlığa faydalı birer birey olabilmeleri için iyi bir eğitim almaları gerekir. Bunun da ilk temeli aile kurumudur. Çocuk, hayatının fiziksel ve zihinsel gelişiminin ilk dönemini ailesinin yanında geçirir. Dolayısıyla bu aşama çok önemli olduğu için ailelerin çok duyarlı ve çocuklarının bu dönemdeki eğitim ve öğretimlerine dikkat etmeleri gerekmektedir. Konuyla ilgili Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyuruyor. “Hiçbir baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir hediye vermiş olamaz.” (Tirmizî, Birr, 33.) “Çocuklarınıza hoş muamelede bulunun ve onları güzel terbiye edin.” (İbn-i Mace, Edeb, 3.)

Eğitimin temeli ailede başlar okulla ve çevreyle devam eder. Her çocuk ailesinden, okulundan ve çevresinden edindiği bilgi ve davranışların etkisi altındadır. Bu noktada kız erkek ayrımı yapmaksızın çocuklarımızın eğitimi için bütün imkânlarımızı seferber edelim. Unutmayalım ki; İslam’ın gayesi insanı kemale erdirmektir. Bu da ancak nesillerimizi iyi yetiştirmekle mümkündür.

Bu vesileyle yeni eğitim-öğretim yılımızın geleceğimizin teminatı olan evlatlarımıza, öğretmenlerimize, tüm ailelere ve ülkemize hayırlar getirmesini Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.