Doç. Dr. Zeliha Tekin


İTİKAF: ARINMAK ve YÜCELMEK

TEKİN’CE KÖŞE YAZISI


Kelime anlamı “Bir kenara çekilme, ortalıkta görünmeme, bir yere yerleşerek oraya bağlanıp kalmak, hapsetmek, alıkoymak ve Ramazan ayının son on gününde Allah’ın sevgisini kazanmak üzere dünya işlerinden ayrılarak camiye kapanarak ibadet etmek” olan ve akf kökünden türeyen itikaf, kişinin sıradan davranışlardan uzak durmasını da ifade eder. İtikafa giren kişiye Mu’tekif ya da akif denir. İnsanların parayla yatıp kalktığı ne dostluğun ne de güvenin kaldığı, sınırsız bir ömre sahipmişçesine hareket edildiği bu dönemde sanırım herkesin akifler görmeye ihtiyacı var. Biraz ruh biraz hayat üzerine düşünmeye, içe dönmeye, kalbi saran boş duygulardan arınmaya ve karakterlerimizi eğitmeye ihtiyacımız var. İtikafla ahlak sınanır, disiplinli ve düzenli olma öğrenilir. Allah’a ve verdiği nimetlere şükredilir. Gazali, halvete çekilmenin ve itikaf yapmanın faydalarından bahsederken şöyle der: “İnsan inzivaya çekildiği zaman daha çok ve daha ihlaslı ibadet eder, dedikodu ve yalan gibi günahlardan uzak durur, fitne ve fesattan sıyrılır.”

İtikaf etmek bir nevi riyazet (nefis ile mücadele etmek) eğitimidir. Yusuf gibi kuyunun dibini görüp kahrını çekmeden, İsa gibi eziyet görmeden, Ferhat gibi dağı delmeden ve Mecnun gibi sevmeden vuslata ermek kolay değildir. Mevlâna, vuslatın önündeki tek engelin ölüm olduğunu şu sözlerle ifade etmiştir: “Allah’ın mevcudiyetine iki tane “ben” sığmaz. Hem sen, ben dersin hem de O; ikilik ortadan kalksın diye ya sen O’nun gözünde ölürsün ya da O senin gözünde değerini yitirir. O’nun ne dışa yansıdığı şekliyle ne de zihinde canlandırıldığı haliyle ölmesi söz konusudur; çünkü O, ebedi bir hayatla daime diri olandır. O kadar rahmetlidir ki, mümkün olsa ikiliğin kaybolması için, senin için, ölürdü. O’nun ölmesi mümkün olmadığına göre, sen öl ki, O sende ortaya çıksın ve ikilik kaybolsun!”. Vesselam, irfan makamına zorluklardan geçtikten sonra varılır.

Şimdi, şu ihtiyar dünyamızın keşmekeşliğinden sıyrılıp, kalplerimizdeki tıkanıklığı açma zamanıdır. Nasıl ki bir yıl çalışır da sene sonu geldiği vakit on beş- yirmi gün tatil yapma ihtiyacı hissedersiniz ve o tatil sonunda “bir yıllık beden yorgunluğum gitti” dersiniz itikaf da ruhu dinlendirerek şarj eder. Para, mal-mülk elbette ki dünya için ihtiyaçtır ama, huzur ve mutluluğu getirmez. Kalplar ancak zihni derleyip toplamakla, ruhu dinlendirip Allah’ı anmakla mutlu olur. Rad Suresi 28. Ayette yazıldığı gibi “الَّذِينَ آمَنُواْ وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُم بِذِكْرِ اللّهِ أَلاَ بِذِكْرِ اللّهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ  (Ellezine amenu ve tatmainnu kulubuhum bi zikrillah e la bi zikrillahi tatmainnul kulub) Ayetin anlamı şudur: “Bunlar, iman edenler ve gönülleri Allah’ın zikri ile doyuma ulaşanlardır. Bilesiniz ki kalpler, ancak Allah’ı anmakla doyuma ulaşır.”

Arif gibi olunuz, lütfu da kahrı da hoş biliniz. Yani bir yanınızda gök gürler, şimşek çakarken, diğer yanınızda çiçekler açsın, kuşlar ötsün.