Amerikalı şair Emily Dickinson’ın şu dizelerini çok severim: “Bir yaşamdan acıyı alabilirsem ya da bir acıyı hafifletebilirsem ya da bir ardıç kuşunu yuvasına koyabilirsem hayatım geçmemiştir boşuna.”
Dünyada yalnızca kendi için çalışıp istediği her şeye sahip olabilecek pek çok insan vardır. Ama başkalarının huzur ve refahı için çalışan, muhtaç olana yardım etmek için çaba harcayan, iyiliğe yatırım yapan ve varlığı başkaları için gerekli olan pek az insan vardır. İlk olarak aileniz ve akrabalarınızdan başlayarak düşünün. Anneniz, babanız, kardeşleriniz, çocuklarınız, yeğenleriniz, halanız, teyzeniz, dayınız, dedeniz ve büyükanneniz. Bu saydıklarımdan herhangi birinin sizin yardımınıza, soluğunuza bir merhaba demenize ve hâl hatır sormanıza ihtiyacı var mı? Ya da okulunuzda, işyerinizde, oturduğunuz apartmanda, bulunduğunuz mahallede, ilde, ülkenizde ve hatta dünyada kime nasıl yardım edebilirsiniz? Başkalarına verebileceğiniz muhakkak bir şeyler vardır. Bir huzur evine gidip sizden büyüklerle bir saat muhabbet etmek, Çocuk Esirgeme Kurumu’na gidip minikleri sevmek, evini temizleyemeyen bir yaşlının evini temizlemek, sokak hayvanlarını beslemek, bir insana güler yüz gösterip tatlı söz etmek, bir başkasını başarılı olması yolunda cesaretlendirmek ve bildiklerinizi başkalarına aktarmak da bir şeyler vermektir. Hayatlara dokunmaktır. Bolluğa ermek istiyorsanız karşılığını vermek zorundasınız. Mutlu olmak istiyorsanız insanları ve hayvanları mutlu etmek zorundasınız. Sevilmek istiyorsanız önce sevmek zorundasınız. Bu hayattan diğer tarafa sizden bir şeyler kalsın istiyorsanız vermeye, değer kazandırmaya, insanları desteklemeye ve fedakâr olmaya mecbursunuz. Sizi diğer insanlardan ayırarak, değerli kılacak olan da bu yaklaşımdır. Her insan yaratılış gayesine göre hizmette bulunur. Etrafınız zenginleştikçe siz de zenginleşirsiniz, etrafınız mutlu oldukça siz de mutlu olursunuz. İyi işler her zaman vakit alır ama iyilik yaptığınızda da derhal unutmanız gerekir. Asıl erdem budur. İyiliğin, iyilik yapana da faydaları vardır. Yapılan araştırmalar iyiliğin, ruhsal ve bedensel sağlığımızı iyileştirici pozitif etkileri olduğunu ortaya koymuştur. İyilik yapmak kişinin oksitosin hormon (duygu durumunu dengeleyen, sosyalleşmeyi sağlayan, empati kurmaya yarayan aşk hormonu) seviyesini yükselterek rahatlamasını ve kan basıncının düşmesini sağlar. İyilik yapmak kişiye terapi gibidir, depresyondan uzaklaştırır, mutlu eder, iyileştirir, kişiyi sosyalleştirir, hayatı daha anlamlı hale getirir.
O zaman Yunus Emre’den bir söz söylemenin vakti gelmiştir: “İnsan; iyiliği kadar taşlanır, merhameti kadar dışlanır, kulluğu kadar da sınanır.”
Unutmayın! İyilik yapmak bir fırsattır. Eliniz ayağınız tutuyorken, cebinizde para varken ve gücünüz kuvvetiniz yerindeyken bu fırsatı iyi değerlendirin. Kendinizi değerli kılın. Fark yaratın.
