Doç. Dr. Zeliha Tekin


KEŞKE KABİL, HABİL’İ ÖLDÜRMESEYDİ

TEKİN'CE KÖŞESİ


Kötülüğün yeryüzüne yayılmasına dair kutsal kitaplardaki işarettir, Kabil’in Habil’i öldürmesi. İlk doğan Kabil (Kain), bir çiftçi, kardeşi Habil (Hebel/Hevel) ise bir çobandır. Kabil, kardeşi Habil’i çok kıskandığından ona karşı kin ve nefret beslediğinden dolayı öldürmüştür. İslami kaynaklarda Allah’ın Kabil’in kurbanını kabul etmediği ve Habil’in, güzel ikizi ile evleneceği için onu kıskandığı, öldürmeye karar verdiği söylenir. Kur’an’da Maide suresinde (27-37) olay detaylıca anlatılır. Bu olayın Sümer mitolojisinde de (Emeş ve Entes) izlerine rastlanır. Anlayacağınız Kabil ve Habil hikayesinin kökleri çok eskiye dayanır.

Kabil ve Habil olayı pek çok ilkin pek çok çatışmanın kaynağı kabul edilir. İlk cinayet, ilk kıskançlık, ilk kardeş kavgası, ilk kurban, ilk meslek çatışması (çiftçi-çoban), ilk statü ayrımı, ilk evlat acısı, ilk şehit…

Şayet Kabil, kardeşini öldürmeseydi dünya kötülüğü tanımaz mıydı? Bilemem. Dünyadaki bu gözü dönmüşlüğün bu hırsın bu kıskançlığın körükleyicisi o mudur? Kötülüğün fitilini ilk ateşleyen Kabil midir? Bilemem. Kabil ve Habil kıssasına dayanarak söyleyebileceğim tek tek şey var: Kıskançlık yüzünden bilgili, hünerli, işinde başarılı olan kimselerin başına örülmedik çorap kalmadığı; işlerini yapmaları zorlaştırıldığıdır… Âdem ve Havva’dan beri…

Daha önceki yazılarımdan birinde dile getirmiştim: “On parmağında on marifeti olanlar, bilgisi diğerlerinden fazla olanlar, mesleğinde başarılı olanlar, üretenler bu yeteneklere sahip olmayanlar tarafından eleştirilir, kıskanılır, yalnızlaştırılır, ötekileştirilir ve yollarına taş konulur. Başarılarınızın arttığı oranda engellerle karşılaşırsınız. Çünkü başarı, çevrenizde kıskançlık ve düşmanca duygular yaratır.” Ne demiş atalarımız: “Meyve veren ağaç taşlanır.” Ağaç deyip geçmeyin, ne dersler vardır onda, alabilene, görebilene…

“Bitkilerle Sohbet” adlı bir kitapta rastladım ağaçların hikmetine ve sizlere de aynen aktarmak isterim “Felsefeci Ağacın” hikmetini: “Bir ağacın gölgesinde adam felsefe kitabı okuyordu. Sorular üstüne sorular adamın kafasını karıştırmıştı. Başını kaldırıp ağaca baktı. “Keşke ağaç olsaydım, hiç düşünmeden yaşasaydım” dedi. Birden ağaç dile geldi: Ben düşünmüyorum belki ama düşünen insanlara o kadar çok ders verebilirim ki” dedi. Adam heyecanla: “Seni dinlemek isterim” dedi. Ağaç konuşmaya başladı: “At o felsefe kitabını elinden, şimdi bana bak ve beni dinle. Sana on tane hayat dersi vereceğim” dedi. Adam heyecanlanarak: “Tamam” dedi. Ağaç: “Dinle o zaman” dedi ve hayat dersini sıralamaya başladı:

1-Ağaç yaşken eğilir ya da doğrulur. Her şeyin bir zamanı vardır. Hayat öğrenme sürecidir ama zamanlaması çok önemlidir. Siz de bilirsiniz ki “yaşlı köpeğe yeni oyunlar; yaşlı kurda yeni yol öğretilmez.”

2-Düşen ağaca balta vuran çok olur. Onun için hayatta düşmemeye dikkat etmek gerekir; güçlüyken gölgene sığınanlar, düşerken baltayı alıp sana koşarlar.

3-Bizi yok etmeye çalışan baltanın sapı bizdendir. Her zaman dış düşmandan korkmayın. İç düşman daha tehlikelidir. Sizin gibi görünüp size hainlik edecek insanlara dikkat edin. Dişi kıran, pirince en çok benzeyen taştır.

4-Ulu çamlar fırtınalı diyarlarda yetişir. İnsanı geliştiren, mükemmelleştiren zorluklardır. Büyük adamlar, büyük engellerle karşılaşıp onu aştıkları için büyük adam olurlar. Büyük devletler, büyük badireleri atlatarak büyük devlet olurlar. Uçurtma rüzgâra karşı durduğu için yükselir. Engelleri fırsat bilmelisiniz.

5- Bir ağacın kökü ne kadar derinse boyu o kadar yükseğe çıkar. Kökleri zayıf olan büyüklüğü taşıyamaz. Onun için kökünüze sahip çıkmalısınız. Kökünü unutan ya da yok sayan bir ağaç ayakta kalabilir mi? Bir ağaç gücünü gövdesinden değil, kökünden alır.

6-Ağaç yapraklarıyla gürler. Bir insan da ailesiyle, sosyal çevresiyle, dostlarıyla güzel olur; onlarla tamamlanır. Onlarla varlığını hissettirir.

7-Hiçbir ağaç acaba bahar gelecek mi, çiçek açacak mıyım diye düşünmez. Kök, gövde ve dallar görevini sessizce ve sabırla yaparlar. Siz de baharın gelmesini bekliyorsanız görevinizi şamata yapmadan sessizce, hakkıyla ve sabırla yapmalısınız.

8-Meyveli ağacı taşlarlar. Bilgili, becerikli, başarılı insanları haset eden çok olur. Bir işe yaramayan, niteliksiz, silik, konuşmaktan aciz insanlar kimsenin umurunda olmazlar. Onun için başarılı insanlar, atılacak taşlara mukavemet edemezlerse başarılarını sürdüremezler.

9-Her ağaç kendi toprağında büyür. Ağaç ancak uygun toprağı bulması halinde gelişmesini sürdürür. İnsan yetenekleri de öyledir; ağaç tohumu gibidir. Uygun zemin bulursa gelişir, yoksa çürür gider.

10-Beşikten mezara kadar ağaca muhtaçsınız. Çocukken beşikte, ölünce tabutta bizimle berabersiniz. Bize hep odun gözüyle bakmayın. Biraz da ibret gözüyle bakın.

Evet ibretlik olan bu on madde ve bu söz “bir işi bilen yapar, az bilen akıl verir, bilmeyen eleştirir, yapamayan çamur atar” rehberiniz olsun. İyilik de kötülük de bumerang gibidir, döner dolaşır seni bulur. Nitekim, Hz. Yusuf da onca çilenin ardından Mısır’a sultan olmuştur.