Abdulhak AKPOLAT - İl Başvaizi


KUR’AN’IN ASIL MUHATABI DİRİLERDİR

KONUK YAZAR


Kur’an-ı Mu’cizu’l-Beyan, Cenab-ı Hak tarafından, yirmi üç senelik peygamberlik müddeti içinde Hazret-i Muhammed (sav)’e Cebrail (as) vasıtasıyla vahy yoluyla indirilen, mushaflarda yazılan, tevatürle nakledilen, tilavetiyle ibadet olunan, Fatiha sûresi ile başlayıp, Nâs sûresiyle biten mu’ciz bir kelâmdır.

Kur’an; Kelamullah’tır, vahy-i semâvîye istinad eder, hak ve hakîkatten bahseder. İ’tikad, ibadat, muamelat, ukubat, adab, ahlâk hususunda İlahî hükümleri vaz’ eden bir ahkâm kitabıdır ve hayat nizamının esasıdır.

Kur’an’ın verdiği haberler doğrudur; söyledikleri, vuku bulmuş ve vukuu kat’î olan ibret verici hâdiselerdir. Maksadı, toplumda şefkat ve merhameti, nizam ve adaleti te’sis etmektir. Gayesi, saadet-i dareyndir. Hedefi, iman, amel-i salih, takva ve güzel ahlâka teşvik ve terğib; şirk, küfür, nifak ve isyandan nefret ettirmektir.

Kur’an, muhteva ve üslûbuyla insanı düşünmeye sevkeden apaçık bir kitaptır. O, Resul-i Ekrem (asm) ve  ümmeti için en büyük bir şeref vesîlesidir. O, bir zikirdir. Sürekli hatırda canlı tutulması ve zikredilmesi gereken bir kitabtır.

Kur’an, Arş’tan inen hüdâdır. O, edebiyat noktasında kelamın en ahseni ve en efdalidir. O, kalbler için bir zikir, kalplerdeki hastalık için bir şifa ve öğüttür. Takva sahibi kimseler için hidayet ve rahmettir. Kalblerin cilası, ruhların ilacıdır.

Kur’an hem zikirdir, hem fikirdir, hem hikmettir, hem ilimdir, hem hakîkattir, hem şeriattır, hem sadırlara şifa, mü’minlere hüda ve rahmettir. O, ibadet es¬nasında tilâvet edilen, ma’bedlerde okunan bir Kitab’tır. O, her harfine en az on sevab ve mükâfat verilen bir Kitab-ı ibadettir.

Kur’an, sürekli okunması, elden düşürülmemesi, manası üzerinde düşünülmesi, mûcibince amel edilmesi gereken; hayatın her alanında, ilmî, amelî ve edebî sahalarda, her konuda kendisine müracaat edilmesi îcab eden İlâhî bir kitaptır. O, diğer semâvî kitabları cami’ bir Kitab-ı Mu’cizdir. O, kısas ve emsal, emir ve nehiy, va’d ve vaîd, terğib ve terhib gibi tabakat-ı kelamı cami’ bir kitabtır. O, her şeyi açıklayan bir Kitab-ı Semavîdir.

Kur’an, âyetleri birbirini te’yîd, te’kîd, tahkîm, tekmîl ve takviye eden, aralarında asla bir tenâkuz, tehalüf ve tenafür bulunmayan bir kitaptır. O, tevhid ve haşir gibi isbat ettiği bütün davalarda, ayetleri birbirine delil ve bürhan teşkil eden bir Kitab’tır. O, mübindir. Yani manası açık olan, anlaşılması, anlamadan okunulmaması gereken bir kitabtır.

Kur’an, diriler için gelmiş ve onlara hayat vermek, hayatlarını tanzim etmek için inzal buyrulmuş bir kitabtır. Asıl muhatabı, diriler ve hayatta olanlardır. Bununla beraber Kur’an’ı hayat nizamı olarak kabul edip O’na tabi olan ehl-i iman ve taat, öldükten sonra da Kur’an’ın nurundan istifade eder, şefaatine nâil olur.

Evet, Kur’an sadece mezarlıklarda ölüler üzerine okunan bir kitab değildir. O, dirileri, hayatta olanları inzar etmek için gönderilmiş bir kitabtır. Hem kâfirler üzerine azab sözü hak  ve vacib olsun, azap hükmü kesinleşip tescil edilsin diye Allah tarafından gönderilen bir Kitab-ı Mukaddes’tir.

Cenab-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’i okumayı, anlamayı ve mûcibince amel etmeyi cümlemize nasib eylesin. Kur’an’ın nurundan, irşadından ve şefaatinden bizleri mahrum eylemesin. Âmin.