Doç. Dr. Zeliha Tekin


MANEVİYATIN ve TEVEKKÜLÜN GÜCÜ

TEKİN’CE KÖŞE YAZISI


Barbaros Hayreddin Paşa, Preveze Deniz Savaşı sırasında Andrea Doria kumandasındaki Hristiyan donanması ile karşılaştığı sırada rüzgâr müttefik donanmasının lehine, Osmanlı kadırgalarının aleyhine olarak güneyden eserek Barbaros’u çaresiz bırakmıştır. Barbaros, askerlerinin maneviyatını yükseltmek ve onları motive etmek amacıyla Kur’an-ı Kerim’den “Dilerse Allah, rüzgârı durdurur da denizin üstünde kalakalırlar” (Şura: 33) ayeti ile “Ey iman edenler, Allah’ın size olan nimetini hatırlayın; hani size ordular saldırmıştı da biz onlara karşı bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştir” (Ahzap: 9) ayetini kağıtlara yazdırıp gemisinin iki yanına denize bıraktıktan bir müddet sonra rüzgâr kesilmiştir. Müttefik donanmasındaki kalyonların hareketsizliğinin ardından Andrea Doria, yoğun bir top ateşi başlatmış fakat kalyon toplarının menzilinin kısa olması nedeniyle tüm gülleler denize düşmüştür. Karşı saldırıya geçen Barbaros, önce müttefiklerin kalyonlarını vurmuş daha sonra da hücum emri vererek düşman donanmasını geri çekilmek zorunda bırakmıştır.

Görüldüğü gibi zorluklar ve engeller karşısında inanmak insana güç verir. Yüksek maneviyat ile istenilen hedeflere varılır. Allah, inanıp da mücadele edene yardım eder. Tıpkı Barbaros Hayreddin Paşa’ya yardım ettiği gibi. Allah’a inanıp başarı için çaba göstererek işin sonucunu ona bırakmak bizim için en hayırlısıdır. Bunu Nasreddin Hoca’nın bir hikayesi ile anlatmak yerinde olacaktır: Günlerden bir gün Hoca çalışmaktan çok yorulmuş ve bir ceviz ağacının altına oturmuş. Cevizlerin de tam olgunlaşma zamanı imiş. Hocanın yan tarafında da bir çardak üstünde kabak asmalarından iri kabaklar asılıymış. İncecik kabak asmasındaki kocaman kabaklarla, büyük ceviz ağacındaki küçücük cevizler Hoca’nın dikkatini çekmiş. Kafasında bir türlü bunları birbirleriyle bağdaştıramamış ve şöyle demiş: “Ey Yaradanım! Şu incecik asmada kocaman kabaklar, şu büyük ceviz ağacında ise küçücük cevizler yaratmışsın. Bunlar hiç birbirleriyle uyuşuyor mu?”  Bunu söyler söylemez ağaçtan kafasına bir ceviz düşmüş. Hemen o anda Hoca kafasına vurarak “Ey Allah’ım sen işini bilirsin. Ya benim düşündüğüm gibi kabak ağacında ceviz, ceviz ağacında kabak olsaydı da kafama düşseydi benim halim nice olurdu?” demiş.

İşlerinizde ve rızkınızda Allah’ı kefil bilmeniz ve başarılarınızda yalnızca ondan takdir beklemeniz dileğiyle…