Doç. Dr. Zeliha Tekin


MERAK İLMİN HOCASI, BİLGİNİN TOHUMUDUR

TEKİN’CE KÖŞE YAZISI


İlme açılan kapı ve ilim tahsilinin en güçlü motifi, insanın merak güdüsüdür. Merak dürtüsü kişiyi bilgi aramaya yönlendirir, yaşama tutunmasını sağlar. Kutsal kitabımız Kur’an’daki, bak, oku, anla ve hükmet emirleri, insanın merak duygusunu eyleme geçirerek ilme ulaşması için verilmiştir. Doğru yöne bakan, doğru yere yönelir; doğru yere yönelen, hakikate kavuşur. Oku! Yaratan Rabbinin adıyla oku. Alemi, gökleri, yeri, hayatı, kendini ve benliğini Allah’a bağlayarak oku. Okumak merakı daha da tetikleyecek ve insan kendisine şu soruları soracaktır: “Ben kimim? Benim varlık sebebim nedir? Evrende neler olup bitmektedir?” Okuma sürecinde insan anlamaya çalışır ve kendi zaaflarını, aciz olduklarını keşfeder. Bakıp gören, okuyan ve anlayan insan nihayetinde zayıflıklarına, davranışlarına hükmeder yani kendini muhasebe eder, nefsini ve vicdanını hesaba çeker. Bu iç dünyanın sorgulanması iyi ve kötünün ortaya çıkmasını sağlar.

Toplumların yalnızca %8’i her şeye karşı meraklı olarak yaratılmıştır. Bu kesim, dışarıdan herhangi bir destek ve motivasyon sağlanmadan her ortamda sırf meraklı olduklarından dolayı kendi kendilerine öğrenebilen kesimdir. İnsanlar meraklarını giderdikleri, ilgilerini besledikleri ölçüde gelişirler. Merak, kişinin istemesiyle eyleme dönüşebilir. Meraklı olmayan insan hiçbir şey öğrenemez ve merak olmadan bilim ve teknoloji gelişemez hatta merak olmadan insan âşık bile olamaz. Çünkü aşk, rehberi sizin olduğunuz bir keşif yolculuğudur. Bu yolculuğa çıktığınızda elbette başınıza neler geleceğinizi bilemezsiniz. Bazen, insanlar merakları yüzünden kötü sürprizlerle de karşılaşabilir, zarar görebilir tıpkı anlatacağım “Sihirli Ayna ve Meraklı Adam” hikâyesinde olduğu gibi.

Adamın biri seyahati sırasında tarihi bir çarşıyı gezerken bir dükkâna girer. Dükkân sahibine hatıra kalabilecek bir eşya almak istediğini söyler. Dükkânın sahibi yaşlı adam, tepeden tırnağa müşterisini süzdükten sonra: “Burası aynalarıyla nam salmıştır ama onları almaya herkesin gücü yetmez” der. Adam hiç düşünmeden: “Ben, yaşadığım şehrin en varlıklı insanıyım. Benim için paranın önemi yok” der. Yaşlı adam dudak bükerek: “İnşallah gücün yeter. Çünkü padişahlar bile alamadı onları” der. Bu cevaptan sonra adamın ses tonu daha da yükselir ve “benim elde edemeyeceğim hiçbir şey yoktur. Lütfen bana bunların fiyatlarını söyleyin” diyerek aynaları gösterir. İhtiyar adam: “Aynaların fiyatları farklı farklıdır. Günümüze ait aynaları gayet uygun fiyata alabilirsin fakat eski aynalar çok pahalıdır. Hele hele de antika olanlara gücün hiç yetmez. Geleceğin aynası ise tam tersidir, onu bedava sana verebilirim fakat onu da sen beğenmezsin” dedikten sonra iyice meraklanmış zengin adam. Aynaları bir an evvel görmek, onlardan alabildiği kadar almak istemiş. Nihayetinde dükkânın arka tarafına geçmişler. Yaşlı adam elindeki baston ile çevresi gümüş olan fiyatı da yalnızca iki altın olan “günümüze ait olan ayna” yı göstermiş. Duvarda asılı olan aynayı şöyle bir göz ucuyla inceleyen adam: “Bunun bir özelliğini göremedim, benim evimde bu aynadan üç beş tane var. Bana başka ayna göster” der. Yaşlı dükkân sahibi: “O halde çerçevesi bakır olan bu aynaya bak. Çeyrek asır öncesine aittir. Fiyatı da yüz kese altındır” diyerek aynayı uzatır zengin adama. Adam: “Şaka yapıyorsunuz sanırım, böyle basit bir aynaya beş altın bile vermem” deyince kızıvermiş yaşlı adam ve vazgeçmesini söylemiş. İhtiyar adamı daha fazla kızdırmak istemeyen adam, laf olsun diye şöyle bir göz ucuyla bakıvermiş aynaya. Ne görsün, 25 yıl önceki hali ne beyaz saçlar var ne de yüzündeki kırışıklıklar. Derin derin bakmaya başlamış bu sefer ve gözleri fal taşı gibi açılmış. Çünkü aynadaki gençlik görüntüsünün hemen arkasında sevdiklerini görmüş. Dehşet içinde bağırmış: “Aman Allahım! Bu geçen kız kardeşimin kanser olmadan önceki hali. Bu da teyzem ve eniştem, ne kadar da gençler” daha fazla dayanamamış çevirivermiş kafasını aynadan. İhtiyar adam ona yanaşarak: “Sana son bir kez bu işten vazgeçmeni söylüyorum, zaten pek çok insan da sözümü dinledi ve vazgeçti bu sevdadan” demiş. Hayır diyerek itiraz eden adam, yalnızca kız kardeşini, teyzesini ve eniştesini çok özlediği için böyle tepki verdiğini söylemiş. Bu sefer yaşlı adam, çerçevesi ahşap olan 1000 kese altın değerindeki antika bir aynayı göstermiş. Adam bir adım yaklaşmış aynaya ve korkusundan vazgeçmiş. Bu vazgeçiş bir dakika sürmemiş merakına yenik düşen adam aynaya bakmış ve ne görsün karşısında soluk yüzlü, dişleri dökük ve saçları dağınık 6-7 yaşlarında bir çocuk. Çığlık atmış: “Aman Allahım! Bu benim çocukluğum cebimde misketler duruyor.” Adam, sendeleyerek yanındaki sandalyeye oturmuş. Aynaya bir kez daha bakınca 30- 35 yaşlarındaki halleriyle annesi ve babasını görmüş. Onların arkasında da nur yüzlü babaannesi varmış. Her zamanki gibi öpüvermiş onu yanağından. Adam, hızlıca çevirmiş başını aynadan ve ihtiyarın yanına oturmuş ağlayarak. Yaşlı adam: “Gerçek aynalar böyledir evladım. Bu yüzden ulaşamazsın onlara” der demez adam dükkândan atmak istemiş kendini. Fakat tam çıkacakken: “Bedava aynadan söz etmiştiniz. Onu da görmek isterim çok merak ettim” demiş. İhtiyar adamsa ona bu aynaya bakmamasını, kalbinin çok yorulduğunu aynaya bakmaya dayanamayacağını söylemiş. Adam ise mutlaka görmesi gerektiğini söyleyerek aynayı getirmesi için ısrar etmiş. Gördüğü her şeye alıştığını, ona bir şey olmayacağını söylemiş. Yaşlı adam çaresizce kabul etmiş ve duvarlardaki asılanlardan farklı olarak yerde duran aynayı gösterip: “İşte bu ayna geleceğin aynasıdır. Çerçevesi altındandır ve bedavadır. Fakat onu kimse almadı.” Adam: “Geleceğin aynası ha! Üstelik altından ve bedava” diyerek kendinden emin adımlarla aynaya doğru ilerlemiş ve bakmak için yere eğildiğinde, yığılıp kalıvermiş. Yaşlı adam üzülerek: “Geleceğin aynasında ne göreceğini tahmin etmen ve ona göre hazırlıklı olman gerekirdi be evladım, demek senin de gücün yetmedi” demiş ve müşterisinin cansız vücudunu kucaklarken, onun aynadaki görüntüsüne bakmış. Kuru bir iskelet görünüyormuş…

“Fazla merak kediyi öldürür” şeklinde bir söz vardır, batıya ait olan. Bu hikâyede de vurgulanmak istenen merakın doğruya, iyi olana ve ilme yönelmesi gerektiğidir.

Sizi ilme yönlendiren merak rezervlerinizi kurutmamanız dileğiyle.