Doç. Dr. Zeliha Tekin


PRANA: YAŞAM SOLUĞU

TEKİN’CE KÖŞE YAZISI


İnsan! Evrenin en karışık, en anlaşılmaz ve en merak uyandıran varlığı olan insan! Kâinatta küçücük bir yer kaplasa da özünde kâinatı barındıran insan! Yunus’un “bir ben vardır benden içeri”, Mevlana’nın “insanı gördüklerinden ibaret sayma, göremediklerinde ara. İçidir hakikatin resmi, dışı sadece bir manzara”, Şeyh Galib’in “hoşça bak zatına kim zübde-i alemsin sen, merdüm-i dide ekvan olan ademsin sen”, Hz. Ali’nin “sen kendini küçük bir varlık zannedersin, halbuki en büyük alem sende gizlidir” dediği etrafına ışık saçan, çok hızlı titreşimlere sahip, yaşam enerjisi ile dolu olan insan!

Hintliler “Prana” der bu enerjiye. “Prana”, Hintli yogilerin 5000 yıldır dualarında ve meditasyonlarında, titreşimlerini artırmak için kullandıkları enerjinin adıdır. Türkçe karşılığı “yaşam enerjisi”, “yaşam soluğu” dur. Ruh sağlığımız, motivasyonumuz pranamızı nasıl kontrol ettiğimize bağlıdır. Yani enerjinizi nasıl kullandığınıza. Aldığımız ve verdiğimiz her nefes, prana enerjisi ile ilişkilidir. Yaşamımızı yönlendiren ve yöneten görünmez enerji kaynağı, Prana.

İnsan, enerjisini evrensel enerji kanalıyla üretir ve her insanın sahip olduğu dört enerji kaynağı vardır: Zihinsel, fiziksel, duygusal ve ruhsal. Bu enerji kaynakları insanları sıkıntıdan da kurtarır, başarısızlıktan da kurtarır. Başarılı olmak isteyen kişi bu dört enerji kaynağını etkin ve doğru şekilde yönetmelidir. Bu evrensel enerji alanlarında “aura” (bir insanı çevreleyen atmosfer=hayat enerjisi) adı verilen beden içindeki eksi ve artı yüklerden kaynaklı elektromanyetik bir bölüm vardır. Aurası güçlü ve sağlıklı olan bir kişi, hastalıkları hafif atlatabilir hatta hastalıklara hiç maruz kalmayabilir çünkü, negatif durumlara karşı bir direnç söz konusudur. Auranın dört katmanı vardır: Eterik beden (fiziksel bedeni saran ve çakraların bulunduğu kısım), duygusal beden, zihinsel beden ve ruhsal beden. Gündelik yaşamda sıklıkla şu cümleyi kullanırız: “Falancadan elektrik alamadım”. Bu durum tamamen aura ile ilgilidir. Yaydığımız frekans/enerji durumuna göre etrafımıza çekeriz insanları. Bu enerjiye göre de karşımızdakileri sıcak veya soğuk olarak nitelendiririz. Sağlıklı bir auranın bize iki türlü faydası olur: Bizi olumsuz ve toksit enerjilerden korur, uzaklaştırır. Bizim enerjimize uyan enerjileri bize yaklaştırır.

Görüldüğü gibi, evrensel enerji alanımız auramız, pranamızdır. Bir kişi şayet kafasından sürekli olumsuz düşünceler geçiriyorsa bu kişinin dünyaya pozitif bakması, insanlarla olan ilişkilerinde yapıcı olması beklenemez. İnsan, güzel düşünürse dünyayı güzel görür; kötü düşünürse kötü görür. Güçlü olmak, enerji dolu hissetmek insanın kendisinden kaynaklanır. Bu durum tamamen bakış açımızla, temiz auramızla alakalı bir durumdur. Peki temiz bir auraya nasıl sahip olabiliriz? Öncelikle dua etmek, şükür terapisi yapmak gerekir. İnsan denen varlık çocuk çağlarında, hastalandığında, sakatlık geçirdiğinde, yakınlarını teker teker kaybetmeye başladığında ve ihtiyarlığın kucağına düştüğünde aciz ve zayıf hisseder. Geleceğiyle ilgili kaygılanır ve görebildiği, göremeyip sezdiği her türlü tehlike ve düşmanlık karşısında her zaman sığınacağı bir limana, bir desteğe, bir güce ihtiyaç duyar. Sabır ve şükürle kaygılar ve depresif duygular en aza inerken, teslimiyet gösterilen noktada insanın kendine olan öz güveni ve saygısı artmakta, yaratıcıya hissedilen sevgi ve güven çoğalmaktadır. Şükür terapisi, bedenimizi, zihnimizi dengeye getirmek, duygusal iyileşme için “baca temizliği” dir adeta.

Temiz bir aura için sıklıkla hayal kurmalıyız nefes alırken ve verirken. İyileştirici enerjiyi içimize çekmeli, olumsuz, negatif enerjiyi dışarı atmalıyız. Ve son olarak bitkilerin çiçek, yaprak, tohum, kabuk, kök ve saplarından çeşitli yöntemlerle elde edilen hoş kokulu yağlarla zihin-ruh-beden dengesini kurmaya yardımcı olan, çakraları açan, rahatlama ve gevşeme sağlayan aromaterapi. Güzel kokular, dengeyi sağlamamıza, stres, kaygı ve depresyon gibi kötü ruh hallerinden uzaklaşmamıza yol açar.

Çakralarınızın her zaman açık ve dengede olması dileğiyle.