Tahsin ÖTGÜÇ - Emekli Müftü


ŞEHİT VE GAZİLİK

KONUK YAZAR


Şehitlik peygamberlikten sonra gelen ilk mertebedir. Allah yolunda öldürülen Müslümana şehit denir. Gazi ise, Allah yolunda cihada katılıp aldığı yaradan dolayı ölmeyen ve geriye sağ dönen kimsedir. Aldığı yara Allah’ın indinde değerini ortaya koyacaktır. Yüce Mevla’nın huzuruna o yarayla çıkacaktır. Bir ülkenin bağımsızlığının korunması, Müslümanların mal, can ve namuslarının muhafazası için çalışmak, gerektiğinde düşmanla mücadele etmek, İslam Dini açısından büyük önem arz etmektedir. Peygamberimiz (sav) efendimiz bir hadislerinde şöyle buyurmuştur. “Allah yolunda savaşmayan veya bir mücahidi silahla donatmayan veyahutta bir mücahidin çoluk çocuğuna yardım etmeyen bir belaya maruz kalır.” (Ebu Davut.)   Başka bir hadiste ise “ Bir mücahidi donatan o mücahit kadar sevaba kavuşur” buyrulmuştur. (İbni Mace.) Önemli olan niyet ve buna bağlı eylemdir.

Vatan savunmasında başarı, ölürsem şehit, kalırsam gazi ruhuyla elde edilir. Türk milletinin askeri, vatan savunmasında bu inançla arzu ettiği neticeye ulaşmıştır. Başarı için inanç ve amaç önemli bir etkendir. Bu iki etken sayesinde 15 Temmuz 2016 darbesi bastırılmıştır. Tanklara geçit vermeyen, kurşunlara aldırış etmeden vatan hainleriyle mücadele eden ve onları başarısız kılan Müslüman Türk Milletindeki güç, İman gücüdür. Şair Mithat Cemal Kuntay bu gerçeği şöyle dile getirmiştir. Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.”  Her karış toprağı şehid ve gazi kanıyla sulanmış, ecdadımızın bizlere emanet ettiği bir ülkede yaşarken, vatan sevgisinin ne olduğunu idrak ile bir görev düşerse tereddüt etmeden yerine getirmek gerekir. Çünkü bizler için başka vatan yok, sadece Türkiye vardır.

Din, vatan ve mukaddesat uğruna yapılan mücahade esnasında şehit olmak da var gazi olmak da. Ama hepsinin de Allah’ın indinde karşılığı vardır. Bu konuda Yüce Mevla Kur’an-ı Keriminde şöyle buyurmaktadır.”Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyin. Bilakis onlar diridirler. Fakat siz bunu sezemezsiniz.” (Bakara, 154.)

Din, vatan ve mukaddesat için her şeyini feda eden, yeter ki vatanım bölünmesin, Müslümanların can, mal ve namuslarına halel gelmesin diyebilen Müslümanlara Allah önemli bir makam vermiştir. Allah Kur’an lisanıyla onlar ölüler değil, bilmediğiniz bir hayatla yaşıyorlar. Ancak sizlerin onların bu halini anlama gücünüz yoktur buyurmaktadır. Şehidin kul hakkı dışında tün günahları affedilmiştir.

Ülkemizin her karış toprağında şehit kanı mevcuttur. Ecdadımız vatanımızı düşman işgalinden kurtarmak için her türlü zorluğa göğüs gererek, canı pahasına düşman birlikleriyle mücahede etmişlerdir. Binlerce şehit bir o kadar da gazi vermişler, ama tutsaklığı kabul etmemişlerdir. Sonuçta Allah’ın yardımıyla ülkemiz topraklarından işgalci düşman birliklerini temizlemişlerdir. Bizlere cennet gibi bir vatan bırakmışlardır. Ülkemizi koruyup kollamak, daha ileri seviyelere taşımak için çalışmak üzerinde yaşayan bizlere aittir. Maziden ders alarak geleceğimizi belirleyip her geçen gün daha da güçlü olmak için çalışmak gerekir. Bilinmelidir ki, üzerinde yaşadığımız bu vatan, şehit ve gazilerimizin bizlere emanetidir. Her emanet bir nimettir. Korumak, kollamak gerekir.

19 Eylül gaziler günü olması hasebiyle, ülkemizin bölünmez bütünlüğü, Müslüman Türk toplumunun can, mal ve namusunu koruma adına canları pahasına mücadele eden, bizlere bağımsız bir vatan bırakan şehit ve gazilerimizi saygı ve minnetle yad ediyoruz. Ruhları şad, mekânları cennet olsun. Hayatta olan gazilerimize Rabbim, sıhhat ve afiyetler ihsan eylesin. Gazilerimize, gazi ve şehit yakınlarına her zaman saygı ve hürmet göstermemiz, insani ve İslami bir görevdir. Onları sevmek ve saygı duymak, bizlerde bir eksiklik meydana getirmez. Bilakis saygınlığımızı artırır. Bu gün ülkemizde huzur ve güven içinde yaşayabiliyorsak, bunda gazi ve şehitlerimizin payı büyüktür. Yüce Allah şehit ve gazilerimizin emanetlerini sahip çıkarak muhafaza etmeyi nasip etsin.