Doç. Dr. Zeliha Tekin


ZAMANIMIZI VE ENERJİMİZİ YÖNETEBİLMEK

TEKİN’CE KÖŞE YAZISI


Buzdolabının ve derin dondurucunun olmadığı zamanlarda, dağların yüksek yerlerinde buza dönüşmüş olan kar parçaları kesilir ve pazarlarda satılırmış. Sıcak bir yaz gününde Bağdat Çarşısında bir adam, dağlardan getirdiği karları satmak için pazara getirmiş ama pek satış yapamadan kar parçaları öğle sıcağında erimeye başlamış. Geçim kaynağı olan kar eridikçe adam: “Sermayesi eriyip giden bu adama acıyın, merhamet edin, buz alan yok mu?” diye feryat etmiş. O sırada öğrencileriyle oradan geçmekte olan büyük bir alim, buzlarını satmaya çalışan adamın serzenişlerini duyunca, bulunduğu yere çömelmiş ve başını ellerinin arasına alarak düşünmeye başlamış. Durum karşısında telaşlanan öğrenciler, hocalarına ne olduğunu sormuş ve alim şu yanıtı vermiş: “Buzları satmaya çalışan adamın sözlerine, yakarışlarına dikkat edin. Eriyip giden yalnızca buzlar değildir. Zaman da erimekte ve ömrümüz tükenmektedir. Yaz sıcağı nasıl buzları eritiyorsa zaman da hayatımızı öyle tüketmektedir. Adamın buzları için endişelendiği gibi zamanın akıp gitmesine endişe etmeyen ziyandadır.”

İçinde yüzdüğü suyun farkında olmayan bir balık gibi, insanlar da içinde yaşadığı durmaksızın akan zamanın ve boşa harcadığı enerjinin farkında değildirler. Bir günde 12-15 saat aralığında çalışırsanız, kendinizi ilerleyen zamanlarda yorgun ve bitkin hissedersiniz. Akşam eve gittiğiniz zaman ailenizle ilgilenemez, kendinize zaman ayıramazsınız. Hele de bu tempo sizin rutininiz olmuşsa, uyku problemleri, hareketsizlikten kaynaklanan eklem ağrıları, sağlıksız beslenmekten kaynaklanan kilo alımı, kendinize ve ailenize zaman ayıramamaktan kaynaklanan suçluluk duygusu ve benliğinizi saran mutsuzluk duygusu kaçınılmazdır artık. İnsanları bu noktaya getiren belli başlı faktörlere göz atmakta yarar vardır. Bu faktörler şunlardır:

-İş yerinde her artı bir talebe daha fazla saat ayırarak yanıt vermeye çalışmak,

-Mola vermemek, tatil yapmamak,

-Kimseye hayır diyememek. Özellikle de zamanı ve enerjisi kalmamasına rağmen astın üstten gelen her talimata uymaya çalışması,

-Kişide var olan mükemmeliyetçi yapı,

-İnsanlara karşı kuyruğu dik tutma inancı,

- “Başkaları ne der” saplantısıyla yaşamak,

-A Tipi Kişilik özelliğine sahip olma

-Zamanın sınırlı bir kaynak olduğunu idrak edememek,

-Planlama yapmamak,

-Teknolojinin hayatına soktuğu sosyal medya, telefon vb. gereksiz kesintileri azaltamama,

-Enerjiyi tüketince kendini şarj etmemek. Hobilere, sosyal aktivitelere, doğaya, hayvanlara, bitkilere, aileye, duaya-ibadete zaman ayırmak en güzel şarj etme yöntemidir.

- Yetki devretmemek, her işi kendi yapmaya çalışmak,  

Gelelim enerji konusuna. Enerji, fizik dilinde “çalışma kapasitesi” olarak tarif edilir ve insanın enerjisi beden, duygu, zihin ve ruh olmak üzere dört kaynaktan gelir. Bu enerjiler, sistematik olarak yenilenebilir ve genişletilebilir. Yani siz tekrar tekrar şarj olabilirsiniz. Yeter ki isteyin ve enerjinizi tüketen şeyleri fark edin. Örneğin, dış dünyadan gelen baskılara rağmen, duygularınızın kontrolünü elinize alabilirseniz enerjinizin kalitesini iyileştirebilir, yaptığınız işle ilgili performansınızı ikiye katlayabilirsiniz.

“Akıp giden zaman içinde bir kafesteyim” demiş Mevlâna. Zaman bu kadar hızlı akıp giderken, sevdiklerinize ve hayırlı işlere zaman ayırarak bu kafesten çıkmanız dileğiyle. Allah zamanımızı, enerjinizi bereketli ve faydalı kılsın.